top of page

REŞOYÊ SÎLO İLE ZEYNO

Güncelleme tarihi: 16 Ağu 2024


ree

Bekıran aşiretine mensup Reşoye Silo, Zilan’daki Çakırbey karakol baskınına katılan direnişçilerden biriydi. Yöredeki pek çok çatışmalarda Nadir Bey’in yanında yer alan Reşo, Ağrı dağındaki direniş merkezinin dağılmasıyla birlikte sınırdaki dağlarda faaliyetlerini sürdürdü. Etrafında seksen kadar direnişçi vardı. Bu kadar insanın birlikte olması pek çok sorun yaratıyordu. Disiplin sağlanamıyordu. Yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarının temini çevredeki köyleri fazlasıyla mağdur edecek boyutlardaydı. Bu nedenle bazen bu ihtiyaçlarını talan sayılabilecek yöntemlerle karşılıyorlardı. Bir defasında Reşo’nun yanındaki şahıslardan oluşan bir grubun ihtiyaçlarının temini için gittikleri değirmende(aşe gera)değirmendeki tüm unlara el koyup getirirler. Bu durum çevrede hoş karşılanmaz. Reşo, bu kadar direnişçinin bir arada olmasının zorunlu olarak sorun yaratacağını belirterek 4-5 kişilik bir grupla ayrılır. Reşo’nun grubunda Mıhemede Xalit, Emere Xalit adlarındaki iki kardeş ile eşi Zeyno ve Zeyno’nun Kalki Aşiretine mensup bir akrabası vardır.


Reşo’nun Muradiye-Erciş sınırındaki Devetaş mıntıkasında bir mağarada yaşadığını haber alan güvenlik güçleri, Yüzbaşı İbrahim komutasındaki çok sayıda asker ile milis sidiqe Hesen Keçele’nin kardeşi Mıstefayı ve Reşo’nun akrabası olan Frtoyê Bekıri ve pek çok milis, mağaranın yanındaki köyü basarlar. Bu geşimelerden habersiz olan Reşo, Emerle, Mıhemet kardeşleri yiyecek temini için köye gönderir. O anda köyde bulunan güvenlik güçlerinin kurdukları pusuya düşen iki kardeş çıkan çatışmada öldürülür.


Köye gönderilen arkadaşlarının gelmemesi üzerine durumdan şüphelenen Reşo, akşamüzeri tüfeğini ve kamuflaj için kullandığı beyaz çarşafını da alarak köye gider. Reşo’nun arkadaşlarının akıbetleri için köye geleceğini düşünen askerler köy yakınlarında pusuda beklemektedirler. Reşo kendilerine yaklaşınca ateş ederler. Reşo da kendini yere atıp ateşe karşılık verir. Bu arada karda görünmemek için beyaz çarşafını da üstüne örterek gizlenir. Sayıca çok olan askerler Reşo’yu çembere alırlar. Açılan ateşlere Reşo’nun karşılık vermediğini gören Yüzbaşı İbrahim Bey, Feto’ya;


-Sen akrabasısın, sana bir şey yapmaz, git bak bakalım durumu ne? Yaşıyor mu? Yaşıyorsa teslim olmasını söyle, der. Ve Feto’yu Reşo’nun yanına gönderir.


Reşo, yanına gelen Feto’ya yalvararak,


-Tüfeklerimiz aynı, benim tüfeğimin namlusunda mermi sıkıştı. Tüfekleri değiştirelim, der


Feto,


- Çevren 200 askerle kuşatılmış kurtuluşun imkânsız, gel teslim ol ne kendi kanına, ne de askerin kanına gir, der.


Reşo çaresiz teslim olur. Reşo’yu o gece köyde tutan askerler, ertesi gün Zeyno’yu yakalamak için Reşo’yla birlikte mağaraya giderler. Zeyno direnir. Ateş eder, teslim olmaz, Reşo’ya;


-Reşo, hani sen "Êmer ailesinin yiğidiyim, ölürümde teslim olmam” diyordun. Diye seslenir.


- Reşo,


- Zeyno, ben teslim olmadım, kaderim beni teslim etti, tüfek tutukluluk yaptı. Kaderimiz buraya kadarmış gel teslim ol, der. Kocasının çağrısına uyan Zeyno da teslim olur. Her ikisini de orada öldürerek, Reşo’nun kafasını keserler. Gözlerinin önünde kocasının kafası kesilen Zeyno, feryat figanla Reşo’nun cesedine kapanıp ağlar. Onun da kafasını keserler. Reşo ve Zeyno’nun kafalarını köy köy gezdirip teşhir ederler.


Bu yöntem o süreçte pek çok yerde yaygın bir şekilde uygulandı. Beyazıt-Iğdır yolu üzerindeki Karabulak karakolu gibi yerlerde yaşanan benzer hüzünlü hikayeler ağıtlarda-klamlarda dile getirilmiştir. Yıllar önce Diyadinli Mehmet Emin peker bana,


-Ben o tarihlerde 7-8 yaşlarındaydım babamla Karaköse’ye “Ağrı” giderken. Tümen komutanlığının çevresindeki tellerin bağlandığı kazıklara çakılmış 18 insan kafasını saydım” demişti.


Bu olay da arşivimiz olan klamlarla dile getirilmiştir. Bu nedenle klamlar ve dengbejlerimiz çok değerlidir. Saygı ve rahmetle yad ediyorum Reşo ve Zeyno’yu



AX Lİ MİNÊ LÊ WAYÊ


Ax li minê lê wayê

Li minê lê wayê

Li minê lê wayê

Şerekî li me çêbû, qalekî li me qewimî

Li kirê Tendûrekê li gulî çîmena şewitî

Dilo mehrûmo Xwedê xira bike çiya bi çiya.

Zeyno bi sê dengan bang dikir: Reşo malxirabo

Te digot ez mêr im, mêrekî çê me

Hêjayî sed mêrê Romê me

Malxirabo ez dêna xwe didimê

Ji îro pêra dengê te qet tunîne!

Reşo gazî dikir, digot Zeyno malxirabê

Îro sê roj û sê şevên me temam bû

Di nava berf û bagerê de

Xwedê dizane

Ji tîna ji birçîna qidûmê min tunîne.



Ax li minê lê wayê

Li minê lê wayê

Li minê lê wayê

Zeyno gazî dikir, digot ji tal û bextê Reşo yê Silo re

Ne bihare, ne payîze, ne havîne

Çile ye, çilê 'erbe'îne

Îro sê roj û sê şevin

Reşoyê Silo di nav berf û bagerê de

Ji tîna ji birçîna

Qidûmê wî xweşmêrî tunîne.



Ax li minê lê wayê

Li minê lê wayê

Li minê lê wayê

Zeyno gazî dikir digot

Heyfa min nayê bi kuştina Reşoyê silo

Heyfa min nayê bi kuştina min kesûkê

Heyfa min tê bi wê heyfê

Wê serê min û Reşo yê Silo jêkin

Me biherin Qerekosa (Agirî) şewitî

Pişta me bidin dîwara

Berê me bidin van dikana

Xelkê werin temaşe bikin

Ewê bibêjin eva serê Reşo û Zeyno ye

Ax li minê lê wayê

Li minê lê wayê

Li minê lê wayê

Yorumlar


Yayınlanan tüm yazılar izne tabidir. İzin almadan kullanılamaz. İspat  -  Patnos'un sesi soluğu  -  04ispat04@gmail.com - Pendik, İstanbul, Türkiye 34698

bottom of page