YOK OLMAK,YOK OLDUKTAN SONRA VAR OLMAK...
- Taner Kargı
- 14 Ağu 2024
- 3 dakikada okunur
YOKTAN VAROLMAK? YOK OLDUKTAN SONRA YENİDEN VAROLMAK?
Dediler ki: "Biz kemikler haline geldikten, toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten biz mi yeni bir yaratılışla diriltileceğiz?" ,(İsra 49)
" Kıyâmetin kopması ise başka değil ancak bir göz kırpma süresi, hatta ondan daha kısa bir zaman içinde olup bitecektir." (Nahl 77)
Nasıl?
Birleşmiş Milletler tarafından Kasım 2022'de yapılan açıklamaya göre, dünya nüfusu 8 milyarı aşmıştır.
Dünyadaki insan nüfusunun 1 milyara ulaşması, modern insanlığın ortaya çıkışından sonra 200.000 yıldan fazla zamanı aldı ve 8 milyara ulaşması sadece 219 yıl sürdü.
Çünkü Dünya insan nüfusunun artış seyri "geometrik dizi"deki rakamlar gibidir
Yani 2,4,8,16,32,64... şeklinde artmaktadır
Birleşmiş Milletler Dünya nüfusunun
2030 yılında 9,3 milyara
2040 yılında 10,3 milyara
2050 yılında 12,1 milyara ulaşılacagını tahmin ediliyor
ilk zekası olan düşünebilen insanlardan , günümüze kadar tahmini hesaplamalara göre yaklaşık yüz on milyar (110 000 000 000) insan doğmuştur.
Peki Ölüp üstünden belkide milyonlarca yıl geçtikten sonra nasıl dirilebiliriz ki?
İslam inancına göre insan hem bedenen, HEMDE ruh ile yeniden dirilecektir? Bu nasıl mümkün olabilir?
Ya kozmos diğer ismi ile Evren/kainat (tespit edilebildiği kadarıyla yaklaşık 800 milyon Galaksisi ve trilyonlarca gezegeni ile)
Yıkılıp Yok olduktan sonra göz açıp kapatmaktan bile daha kısa bir sürede nasıl inşa olabilir ki?
13 milyar 700 milyon yaşındaki kainatın daha ne kadar süreceğini bilmemekle beraber bilimsel olarak bir sonunun olduğu tartışmasız bir gerçektir .
sürekli genişleyen Evren eninde sonunda Ya içine çökecek, yâda patlayacak?
Kıyamet?
Bizler Bir doğal afetin bile enkazlarini çok büyük güç birlikteliği yapmamıza rağmen yıllarca izlerini silemiyorken ,
yıkılan bu kainatın muazzam büyüklüğü göz önünde bulunduruldugunda yeniden inşası mümkün mü? Hem de pat diye bir anda?
Birde bedenimize,organlarimiza, onları oluşturan doku ve hücrelerimize bakıyorum.
İçinde seyahat ettiğimizde oradada galaksiler kadar enginlik ve genişlik görürüz.
Her bir hücre adeta galkasi sistemi içinde parlayan bir yıldız gibidir
Bu manada insanı yaratabilecek güç aslında kâinatı da tekrar yaratabilir...
En basitinden,Bir insanın ölünceye kadar kalbi yaklaşık olarak 2 trilyon kez çarpar ve hiç durmaz, hiç arıza vermez . bu bilinçsiz kası çalıştıran güç basit bir güç olamaz o kesin.
(fredric turner) "Kainat dev bir pramit gibi tasarlanmış ?
Piramit in en altında matematik var.
Onun bir üstünde fizik yer alıyor
Böylece en üste doğru çıktıkça sanat ve felsefe geliyor ve onlarında üstünde ilahiyat yer alıyor"... Diyor, öyle de.
Bakislarimizi geçenin karanlığını delen yıldızlara çevirip kainatin büyüklüğünü düşündüğümüzde hayalin bile onun sınırlarına ulaşamadığını görürüz.
Sonuç;
DNA (Dioksurubonukleikasit)
İnsanın madde tarafının nasıl bozulmadan saklanacağı ,ve öldükten sonra nasıl tekrar dirilecegi akıldan uzak gürülebilir.
Ancak bir insanın bütün maddi özellikleri bir toplu iğne başının on milyarda biri kadar küçük tohum kartlarına (dna) yazılıdır.
Böyle bir tohum kartının eğer toprakta gelişme şansı olsa idi , (yeryüzüne gelmiş ve gelecek olan tüm insanların DNA ları bir bardağa sığdırmak mümkündür ) toprağa atmak ve hepsini birden diriltmek mümkün olabilecekti.
Toprak altında asırlarca bozulmayan ve bu arada hiçbir canlılık emaresi taşımaya virüsler uygun bir ortamda hayat bulurken bilimsel olarak ölmüş tüm insanları Hakk'ın emri ile tekrar hayat bulma imkanı varmıdır?
İşte orada kanaat devreye giriyor, iman ile inkar tam bu noktadadır.
(İman doğrulamak tasdik etmek demektir)
İnkar edenin yüzlerce
gerekçesi olmak ile beraber iman edenin de aynı şekilde yüzlerce gerekçesi hazırdır?
her iki tarafta Bir birini eleştirebilir uyarabilir ama birbirlerine saygı duymalidir...
BENCE.
TÜM KAİNATI BÜTÜN MAHLUKATIYLA
(9 milyon canlı türü olduğu tahmin ediliyor)
KUSURSUZ OLARAK YARATAN ALLAH ,O BİR BARDAK D.N.A' YI ARZA DÖKÜP OL EMRİ İLE TEK TEK DİRİLTEREK İLAHİ SAHNEDE TOPLAYACAKTIR...
Sizce?
ADNAN DEMİR

Yorumlar